-Yazar: Şeref Demirtaş-
05.12.2024
Engelli hakları mücadelesi, insan hakları hareketinin önemli bir parçasını oluşturur. Tarih boyunca farklı kültürler ve medeniyetler, engelli bireylere farklı yaklaşımlar sergilemiştir. Özellikle modern insan hakları anlayışının gelişmesiyle birlikte, engellilere yönelik ayrımcılığın son bulması ve onların toplumun bir parçası olarak hak ettiği değeri görmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır.
Engelli Haklarının Tarihçesi
Antik çağlarda engellilere yönelik tutumlar, genellikle toplumsal fayda anlayışıyla şekillenmiştir. Birçok toplumda engelliler dışlanmış, hor görülmüş ve hatta bazı yerlerde öldürülmüştür. Orta Çağ’da ise engelli bireyler daha çok dini bir bakış açısıyla değerlendirilmiş, onların durumu genellikle “ilahi bir ceza” veya “kader” olarak görülmüştür.
Engelli haklarının evrensel anlamda tanınması, 20. yüzyılda hız kazandı. Birleşmiş Milletler, 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ilan ederek engelli bireylerin eşit haklara sahip olduğunu vurguladı. 1981 yılı “Uluslararası Engelliler Yılı” ilan edildi ve bu süreçte engelli bireylerin hakları konusunda farkındalık arttı. 2006 yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, bu mücadelenin en önemli kilometre taşlarından biri oldu.
İslam’da Engelli Hakları
İslam, engellilere özel bir önem ve saygı gösterir. Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimiz’in (sav) hadislerinde engelli bireylere saygı ve şefkatle yaklaşılması gerektiği sıkça vurgulanır. Örneğin, Peygamberimiz’in görme engelli sahabe Abdullah bin Ümmü Mektûm’a gösterdiği özen ve onu Bilal-i Habeşi ile birlikte Medine’de müezzin olarak görevlendirmesi, İslam toplumunda engellilerin aktif bir şekilde yer alabileceğini gösterir.
Kur’an’da Abese Suresi’nin ilk ayetleri, Abdullah bin Ümmü Mektûm ile ilgili bir olaya atıfta bulunur. Bu ayetler, engelli bireylere karşı nezaket ve anlayış göstermenin önemini açıkça ortaya koyar. Ayrıca, İslam toplumunda engelli bireylerin maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması bir hak olarak tanınmış, bu hakların korunması toplumun sorumluluğu olarak görülmüştür.
Türkiye’de Engelli Hakları
Türkiye’de engelli hakları konusunda farkındalık, özellikle 2000’li yıllardan itibaren artmıştır. 2005 yılında yürürlüğe giren 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun, engelli bireylerin eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal yaşam alanlarında eşit fırsatlara sahip olmasını hedeflemiştir. Bu yasa, Türkiye’nin Engelli Hakları Sözleşmesi’ni 2009 yılında imzalamasıyla daha da güçlenmiştir.
Ancak, özellikle siyasi kriz dönemlerinde, engelli bireylerin haklarına yönelik uygulamalarda ciddi ihlaller yaşanmıştır. Bu ihlallerin en bariz örneklerinden biri, 15 Temmuz 2016 sonrasında Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik yapılan hukuksuz uygulamalardır.
15 Temmuz 2016 Sonrasında Hizmet Hareketi Mensubu Engellilere Yönelik Hukuksuzluklar
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından Türkiye’de birçok insan hukuksuz bir şekilde tutuklanmış, yargılanmış veya toplumdan dışlanmıştır. Bu süreçten en çok etkilenen gruplardan biri, Hizmet Hareketi mensubu engelli bireyler olmuştur. Aşağıda bu hukuksuzlukların bazı örnekleri sıralanmıştır:
Tutuklama ve Cezaevi Koşulları: Görme, işitme veya fiziksel engelleri olan bireyler, sağlık durumlarına bakılmaksızın cezaevlerine konulmuştur. Cezaevlerindeki uygun olmayan koşullar, bu bireylerin sağlık durumlarını daha da kötüleştirmiştir. Engelli raporu bulunan birçok kişi, “terör örgütü üyeliği” gibi ağır suçlamalarla haksız yere hapsedilmiştir.
Eğitim ve İş Hayatında Ayrımcılık: Hizmet Hareketi ile bağlantılı oldukları iddiasıyla işten çıkarılan engelli bireyler, yeniden istihdam edilme konusunda ciddi ayrımcılıkla karşılaşmışlardır. Ayrıca, birçok engelli öğrenci, eğitim haklarından mahrum bırakılmıştır.
Sosyal Yardımların Kesilmesi: Engelli bireylerin birçok sosyal yardım ve sağlık hizmetine erişimi, keyfi kararlarla kesilmiştir. Bu durum, hem engellilerin hem de ailelerinin ekonomik ve sosyal olarak daha fazla zorluk yaşamasına yol açmıştır.
Toplumsal Dışlanma: Hizmet Hareketi mensubu engelliler, yalnızca devlet organlarının değil, toplumun bazı kesimlerinin de ayrımcı tutumlarına maruz kalmıştır. Bu bireyler, damgalanma korkusuyla toplumdan izole bir yaşam sürmek zorunda bırakılmıştır.
Sonuç
Engelli hakları mücadelesi, insani değerlerin korunması ve toplumların daha adil bir yapıya kavuşması için hayati öneme sahiptir. İslam’ın engellilere verdiği değer, bu mücadelenin manevi boyutunu güçlendirmektedir. Ancak, 15 Temmuz 2016 sonrasında Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklar, engelli bireylerin haklarına yönelik önemli bir gerileme olmuştur.
Bu durum, engelli hakları konusunda daha bilinçli bir toplumsal hareketin ve uluslararası farkındalığın gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Unutulmamalıdır ki, bir toplumun gelişmişlik seviyesi, en savunmasız bireylerine sağladığı haklar ve imkanlarla ölçülür. Adalet, merhamet ve eşitlik ilkelerine dayalı bir düzen, engelli bireylerin de onurlu bir yaşam sürebilmelerinin teminatıdır.
Uyarı
Bu sitede yayımlanan makaleler, sitemize ait olup izinsiz kullanılamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.
Ayrıca hukuki sorumluluk içermez, bu bilgileri kullanarak yapacağınız işlerden doğacak sonuçlardan sorumluluk kabul edilmemektedir. Hukuki mağduriyet yaşamamanız için bir hukuk bürosuna veya bizlere ulaşınız.