-Yazar: Fehmi Asıllı-
02.12.2024, Markt Wald / Deutschland
İnsan için en büyük erdem, hata ve yanlışlarıyla yüzleşip bunları kabul etmek ve sonuçlarına katlanma olgunluğunu gösterebilmektir. Ancak hayatın akışı içerisinde, öyle durumlarla karşılaşırız ki savunduğumuz değerler, idealler ve inançlar, zamanla en büyük hayal kırıklıklarımızın kaynağı haline gelir. Özellikle insana dair hakikatler, sıklıkla bu değer yargılarımızı katleden en yakınlarımız tarafından suistimal edilir.
Bazen bir hayalin başrolünde kendimizi görürüz; fakat hiçbir şey anlam kazanmaz. Hayatımız boyunca savunduğumuz adalet, insanlık, din, devlet… gibi kutsal değerlerimiz, farkında olmadan kendi ellerimizle yok ettiğimiz kavramlara dönüşebilir. Kalbimiz bu gerçeği kabul etmese de davranışlarımız ve eylemlerimiz, bu dönüşümün en büyük ispatıdır.
Kabul etmek istemesek de değer yargılarımızın katili, bize en yakın olanlar olur. Bu kişiler, fikri cinayetlerin failleri olarak karşımıza çıkarlar. Ömrümüzü adadığımız kutsallarımız ve değerlerimiz, bir gün dönüp baktığımızda en yakınımız tarafından suistimal edilmiştir. En acısı ise, bu suistimalin sonuçlarının üzeri sırlar ve sadakat adı altında örtülmeye çalışılır. “Kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışıyla hakikat, utanmadan saklanır. Dahası, yapılan hataların suçları bize yüklenir; itibarımız zedelenir ve bize karşı bir “itibar suikastı” işlenir. En çok değer verdiğimiz, bizi kollayacağını düşündüğümüz kişiler, birer katile dönüşür.
Bu süreçte ilkel içgüdülerimiz, hakikati görmemizin önünde en büyük engel haline gelir. Sevgi, nefret, aşk, beklentiler ve karşı tarafa yakıştıramamak ya da konduramamak gibi duygular, hakikati perdelememize neden olur. Kadın ve erkek iş birliğiyle gerçekler daha da gizlenir. Hakikatin üzeri örtülürken, biz yalnızca duygularımızın etkisi altında kalırız.
Tüm bunlar, cehennem ateşini alevlendiren odunlara dönüşür. İdeallerimizi ve değer yargılarımızı katleden; kötü niyetli, egoist, haset, narsist ve bencil insanlar, bu ateşi harlayan unsurlar olarak karşımıza çıkar. En sonunda, hakikatlerimizin yok oluşunu izlerken, bu kişilerin içimizde yarattığı yıkımı daha derinden hissederiz.
Bu nedenle, insanın en büyük savaşı, sadece dışarıdaki dünyaya değil, kendi içinde saklı olan duygulara ve yanılsamalara karşı verdiği mücadeledir. Hakikati görmek ve korumak, bu savaşta en büyük erdemdir.
Uyarı
Bu sitede yayımlanan makaleler, sitemize ait olup izinsiz kullanılamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.
Ayrıca hukuki sorumluluk içermez, bu bilgileri kullanarak yapacağınız işlerden doğacak sonuçlardan sorumluluk kabul edilmemektedir. Hukuki mağduriyet yaşamamanız için bir hukuk bürosuna veya bizlere ulaşınız.